Quantcast
Channel: Üsküdar Üniversitesi
Viewing all 782 articles
Browse latest View live

1. Avrasya Pozitif Psikoloji Kongresi Başladı…

$
0
0

Pozitif Psikoloji, Polyannacılık mı?

Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen 1. Avrasya Pozitif Psikoloji Kongresi’nin açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, pozitif psikolojinin Polyannacılık olmadığını belirterek “Eksiyi sıfıra getiren psikolojinin ihmal edilmiş bir ayağı var, kişiyi sıfırın üzerine çıkarmak. Pozitif psikoloji, kişinin ruh sağlığının bozulmaması için çalışan bir alan” dedi. Doğunun bilgeliği, Hz. Mevlana öğretilerinin Pozitif Psikoloji olarak bugün bize sunulduğunu vurgulayan Tarhan hasta olmakla değil, olmamakla ilgilenmek gerektiğinin altını çizdi. 

Normal yaşamı daha doyumlu hale getirmeyi amaçlayan pozitif psikoloji, Üsküdar Üniversitesi tarafından düzenlenen 1. Avrasya Pozitif Psikoloji Kongresi’nde her yönüyle tartışılıyor. Psikoloji Bölümü tarafından 28-29-30 Nisan 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilen kongreye katılan ulusal ve uluslararası düzeyde önemli isimler, pozitif psikolojiyi tüm yönleriyle ele alıyor.

Onursal başkanlığını Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın yaptığı kongrenin başkanlığını ise Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tayfun Doğan yürütüyor. Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda düzenlenen kongrenin teması “Daha İyi Bir Yaşam İçin Pozitif Psikoloji” olarak belirlendi.

Kongrenin açılış konuşmasını Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Bacanlı ve Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Nevzat Tarhan yaptı.

Pozitif Psikoloji akademik hayatla gündelik hayatı kaynaştırıyor

Prof. Dr. Hasan Bacanlı, pozitif psikolojinin çok önemli bir alan olduğunu söyledi. Psikolojiyle akademik olarak uğraşan kişilerin fildişi kulelerinden kolay kolay inemediklerini belirten Bacanlı, “Yaptığımız araştırmaların gündelik hayata ne kadar yansıdığı ile ilgili çok detaylı bilgi sahibi değiliz. Akademik hayatla gündelik hayatı birbirine kaynaştırmak yakın zamana kadar pek mümkün olmamıştı. Pozitif psikoloji bu aradaki mesafeyi kapatmak üzere önemli bir girişimdir. Böyle bir kongreye ev sahipliği yapmak çok önemli ve sevindirici” diye konuştu.

Pozitif Psikoloji Polyannacılık değildir

Prof. Dr. Nevzat Tarhan da pozitif psikolojiye önem verilmesinin aslında psikolojinin geleceğini yakalamak anlamına geldiğini belirterek “Psikoloji denildiği zaman hep patolojiyle uğraşan bir alan olarak görülüyor, insanda depresyon varsa normal hale getirmek, psikotik tablo varsa onu normal hale getirmek yani eksiyi sıfıra getirmek olarak anlaşılıyordu. Pozitif Psikoloji denildiğinde şuna rastlıyorum;  genellikle Polyannacılık gibi anlaşılıyor hâlbuki pozitif psikoloji Polyannacılık değil. Eksiyi sıfıra getiren psikolojinin ihmal edilmiş bir ayağı var, kişiyi sıfırın üzerine çıkarmak. Kişiyi güçlendirmek, bunun fiziksel tanımlamasını yapmak, metodolojisini yapmak olarak gecikmiş ihmal edilmiş ve hümanistik psikoloji bunu doldurmaya çalışmış.” Dedi.

Hasta olmakla değil olmamakla da ilgilenmek gerekiyor!

Psikiyatristlerin ve çocuk hekimlerinin diplomalarında ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı ve çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı yazar diyen Tarhan;

“Sadece bu iki branşta sağlıkla ilgilenmeyle ilgili bir standart getirilmiş, bu demektir ki kişinin hasta olmasıyla değil hasta olmamasıyla da ilgilenmek gerekiyor. Bu hekimlikte tedavi edici hekimlik ön plana çıkar, kişi hasta olduktan sonra tedavi etmek bunda başarı göstermek güzel bir şey ama bundan daha önemlisi önleyici hekimlik var. Bu kişinin hasta olmaması için çalışmak yani koruyucu hekimlik. Pozitif psikoloji de kişinin ruh sağlığının bozulmaması için çalışan bir alan bu. Bunun için mutluluk bilimi olarak da tanımlanıyor. Kişinin nasıl mutlu olmasını sağlayacağız, psikolojik sağlamlık olarak da tanımlanıyor” şeklinde konuştu.

Kişilik değiştirilerek mutlu olunmaz!

Duchenne gülümsemesine sahip olan kişilerin daha uzun yaşadıkları, daha sağlıklı oldukları ve mutlu evlilikleri olduğunu belirten Prof. Dr. Tarhan, “Olaylara daha pozitif bakabilen bu kişiler pozitif psikolojinin tanımlaması içerisindeki kişilerdir. Pozitif psikoloji kişinin depresyona girmemesi için neler yapılabilir üzerinde çalışır. Kişinin hasta olmaması için bilimsel standartlar geliştirmek için çalışır. Psikolojiyi duygu, düşünce ve davranış olarak tanımlarız. Pozitif psikolojide buna dördüncü D yani değerler eklendi. Burada kültürler önemli, yerel olmadan evrensel olamıyorsunuz. Bir insanın kişiliğini değiştirerek mutlu edemezsiniz. O kişinin kimliğini ve kişiliğini olduğu gibi kabul edeceksiniz. Ondan sonra onun nasıl mutlu olacağına bakacaksınız. ” dedi.

Doğunun bilgeliği, Hz. Mevlana öğretileri Pozitif Psikoloji olarak bize sunuluyor!

Seligman’ın pozitif psikolojiyi tanımladığı zaman otantik mutluluktan bahsettiğini belirten Prof. Dr. Tarhan, “Otantik mutluluktan kastettiği kişinin her şartta mutlu olması, bunu kişiye öğretmemiz gerekiyor. Dış nedene bağlı mutluluk mutluluk değildir, iç nedene bağlı olan mutluluktur” diye konuştu. Seligman’ın Doğunun bilgeliğini, Hz. Mevlana öğretilerini alıp bize pozitif psikoloji olarak sunduğunun altını çizen Tarhan ruh sağlığı profesyonellerinin pozitif psikolojiyi bilmeleri gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Tarhan, pozitif psikolojinin ruh sağlığını korumadaki önemine de dikkat çekti. Prof. Dr. Tarhan, pozitif psikolojinin bilimsel standartlarının belirlenmesi gerektiğini de kaydetti.

Açılış konuşmalarının ardından kongreye geçildi. Kongre Başkanı ve Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi, kongre başkanı Doç. Dr. Tayfun Doğan, “Daha İyi Bir Yaşam İçin Pozitif Psikoloji” başlıklı konuşma yaptı.

Pozitif psikolojinin amacının iyi yaşam, mutluluk, iyilik hali ve ruh sağlığının yerinde olması gibi kişinin gündelik hayatında daha verimli ve üretken olmasını sağlamayı hedeflediğini belirten Doğan, “Pozitif psikoloji dünyada da yeni yeni çalışmaların yapıldığı bir alan. Kadim kültürlerin bu alana katkısı çok. Bu katkıya Türk İslam kültürünün de önemli katkıları olacağına inanıyoruz” dedi.

Mutlulukta ülke olarak 78. Sıradayız!

Türkiye’de çok yeni bir alan olan pozitif psikolojinin insanların mutluluğu aramalarına yardımcı olduğunu belirten Doç. Dr. Tayfun Doğan, Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyadaki mutluluk düzeyi oranının 5,4/10 ölçeğinde tespit edildiğini kaydetti. Dünyada 158 ülkede yapılan araştırma sonuçlarına göre Türkiye’nin 78’inci sırada olduğunu belirten Doç. Dr. Doğan, Türkiye ortalamasının da 5,3 olduğunu söyledi.

Doç. Dr. Doğan, Üsküdar Üniversitesi çatısı altında Pozitif Psikoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin kurulacağını da belirterek bu alanda önemli çalışmaları yapılacağını kaydetti.

Dr. Jarden: Dünyanın pek çok sorununu gelecekte pozitif psikoloji çözecek!

Yeni Zelanda Pozitif Psikoloji Birliği Başkanı,  Auckland Teknoloji Üniversitesi’nden Dr. Aaron Jarden ise ”Pozitif Psikolojinin Tarihi/Geleceği” başlıklı sunumunu yaptı. Günümüzde çocuk ve ergen psikolojisinden aileye ve çevreye kadar pek çok alanda çözüm üretmeye yardımcı olan pozitif psikolojinin gelecekte dünyanın pek çok sorununu çözmede yardımcı olacağını söyledi.

Psikolojik Sağlamlık: Kendini Toparlama Gücü

Kongre kapsamında paneller de yapıldı. Gazi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Şerife Işık’ın oturum başkanı olduğu “Psikolojik Sağlamlık: Kendini Toparlama Gücü” başlıklı panelde Doç. Dr. Işık, “Akademik Kendini Toparlama Gücü”,  Bahçeşehir Üniversitesi’nden Doç. Dr. Özlem Karaırmak, “Travmatik olay karşısında sihirli toparlanma gücü: Psikolojik sağlamlık”, Adnan Menderes Üniversitesi’nden Yrd. Doç.Dr. Didem Aydoğan, “Çiftlerde ve ailelerde ilişkisel yılmazlık”, Bahçeşehir Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Berna Güloğlu ise “Psikolojik Sağlamlık ve Dişlileri” başlıklı konuşma yaptı.

Duygusal Zekâ Gelişimini Destekleyici Pozitif Psikoloji Uygulamaları

Kongre kapsamında gerçekleştirilen panellerden birinde de çocuk ve ergenlerde duygusal zekâ gelişimini destekleyici pozitif psikoloji ele alındı. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi’nden psikiyatrist Yrd. Doç. Dr. Nüket İşiten, uzman klinik psikolog Hande Sinirlioğlu Ertaş ve uzman klinik psikolog Nazende Ceren Öksüz çocuk ve gençlerde duygusal zekâ gelişimi ile ilgili önemli paylaşımlarda bulundu.

Kongre kapsamında “başarı”, “psikolojik sağlamlık”, “positive interventions”, “yaşamın anlamı”, “prososyal davranışlar”, “öznel iyi oluş”, “psikolojik iyi oluş”, “minnettarlık”, “psikolojik sermaye”, “empati”, “mutluluk”, “ergenlik ve pozitif psikoloji”, “iyimserlik”, “umut” başlıkları altında paneller gerçekleştirildi.

Ege Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Oytun Erbaş da “Mutluluğun Nörobiyolojisi” başlıklı bir konferans verdi.

Prof. Dr. Sinan Canan’dan “Yaratıcı Beyin”

Üç gün sürecek kongrede Prof. Dr. Erol Göka “Hayatın Anlamı Var mı?”, Prof. Dr. Sinan Canan ise “Olağanüstü Zihin Halleri: Yaratıcı Beyin”, Dr. Itai Ivtzan “İkinci Dalga Pozitif Psikoloji: Hayatın Karanlık Yönlerini de Kucaklamak”, Dr. Fredrike Bannink “Pozitif Bilişsel Davranışçı Terapi”, Doç. Dr. Ali Eryılmaz “Pozitif Psikolojinin Psikolojik Danışma ve Rehberlik Alanında Kullanılması” ve Fatmanur Erdoğan “Toplumsal Projeler İçin Yeni Bir Model: Yaşam Kalitesi” başlıklı sunumlar yapılacak.

Kongrede pozitif psikoloji ile ilgili konferanslar, panel, çalışma grupları, bildiri ve poster sunumları da gerçekleştirilecek.

Kongre 3 gün boyunca Üsküdar Üniversitesi Televizyonu tarafından da canlı olarak verilecek.

 

ÜHA


Türkiye’nin tek Türkçe Hilye-i Şerif çalışmaları Üsküdar’da sergilendi

$
0
0

İstanbul Sancaktepe Belediyesi Genç Gelecek ekibi tarafından hazırlanan ebru, hat, tezkip, kaligrafi alanındaki çalışmalar Üsküdar Üniversitesi’nde sergilendi. Eserler arasında Türkiye’te tek olan 2 adet de Türkçe Hilye-i Şerif çalışması yer aldı.

Davranış Bilimleri ve Sağlık alanında Türkiye’nin ilk tematik üniversitesi olan Üsküdar Üniversitesi, sanatsal çalışmaları da öğrencileriyle buluşturuyor.

Bu kapsamda İstanbul Sancaktepe Belediyesi Genç Gelecek ekibi tarafından hazırlanan 15 adet ebru, hat, tezkip, kaligrafi alanındaki çalışma, Üsküdar Üniversitesi’nde görücüye çıktı.

Her birinde 10 kişinin emeği bulunan çalışmalar arasında Türkiye’de tek olan 2 adet de Türkçe Hilye-i Şerif çalışması yer aldı.

ÜHA

Negatif duygular aslında pozitif duygulara bir basamak!

$
0
0

Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen 1. Avrasya Pozitif Psikoloji Kongresi’nin ikinci gününde sunum yapan Dr. Itai Ivtzan, hayatta karşımıza çıkan olumsuz duygularla baş etmede pozitif psikolojinin önemli bir etkisi olduğunu söyledi. Negatif duyguların insanı pozitif duygulara götürebileceğini vurgulayan Ivtzan, “İyi oluş için negatif yönleri de kucaklamak önemli” diyerek “Karanlık yönler, sıkıntı oluşturan duygu ve deneyimlerin üzerine gitmek potansiyel iyileşmeyi getirecektir.  Negatif duyguyla mücadele etmek yerine onu görmek, kabul etmek ve içselleştirmek onu yönetmeyi de beraberinde getiriyor. Uyum sağlayarak ondan bir şey öğrenmek ve sonrasında da onu yönetebilmek mümkün” şeklinde konuştu.

Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü tarafından gerçekleştirilen 1. Avrasya Pozitif Kongresi, devam ediyor. Kongreye katılan ulusal ve uluslar arası düzeyde uzmanın katıldığı kongrede, normal yaşamı daha doyumlu hale getirmeyi amaçlayan pozitif psikolojiyi her yönüyle ele alınıyor.

Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda düzenlenen kongrenin ikinci gününde University of East London Uygulamalı Pozitif Psikoloji Master Programı Yöneticisi Dr. Itai Ivtzan, “İkinci Dalga Pozitf Psikoloji: Hayatın Karanlık Yönlerini de Kucakmamak” başlıklı bir sunum yaptı.

Dr. Ivtzan, üzüntü, ölüm, ağır travmatik durumlar gibi hayatta karşımıza çıkan olumsuz duygularla baş etmede pozitif psikoloji uygulamalarının olumlu sonuçlar verdiğine dikkat çekti. Kendi hayatından ve yakın çevresinden örnekler veren Dr. Ivtzan, büyükannesi Jorjet Ivtzan’ın 18 yaşında Macaristan’da Nazi kamplarında kaldığını, annesini, babasını ve yakın çevresini burada kaybettiğini, duygusal ve fiziksel şiddete uğradığını anlatarak çok ağır travmalar geçirmesine rağmen insanlara karşı  her zaman olumlu, iyimser, yardım sever ve pozitif biri olduğunu söyledi. Dr. Ivtzan, büyük annesinin pozitif psikolojide rol model olarak kabul edilebilecek bir kişi olduğunu ifade etti.

Negatif duygulardan pozitif sonuçlar çıkarılabilir

Pozitif psikolojinin hayatın olumsuz ve karanlık yönlerini kucakladığına dikkat çeken Dr.Ivtzan, pozitif psikolojinin ikinci dalgasında ortaya çıkan görüşle üzüntü, ölüm, hayatın anlamını sorgulama gibi duyguların hayatın doğal bir parçası olarak kabul edildiğini söyledi. 

Negatif duygularla mücadelede farkındalığın önemli olduğunu belirterek Dr. Ivtzan,  “İyi oluş için negatif yönleri de kucaklamak önemli. Karanlık yönler, sıkıntı oluşturan duygu ve deneyimlerin üzerine gitmek potansiyel iyileşmeyi getirecektir.  Duygusal kabul psikolojik olarak daha sağlıklı bir yaklaşım getirmektedir. Negatif duyguyla mücadele etmek yerine onu görmek, kabul etmek ve içselleştirmek onu yönetmeyi de beraberinde getiriyor. Uyum sağlayarak ondan bir şey öğrenmek ve sonrasında da onu yönetebilmek mümkün. Deneyim yaşayabileceğin bir alan yaratabilirsen onu tanırsın ve tanıdıkça ondan korkmazsın. Negatif duygular böylece yönetilebilir” dedi. 

Pozitif psikoloji yaşamı daha anlaşılır hale getirmeyi amaçlıyor

Kongreye Hollanda’dan katılan  klinik psikolog Dr. Fredrike Bannink de “Pozitif Bilişsel Davranışçı Terapi” başlıklı sunumunda pozitif psikolojinin amacının psikoterapide ekside olan bireyi pozitif değerlere taşımak olduğunu belirterek “Eksi değerlerden artı değerlere gitmeyi öğretmeyi amaçlıyor. Pozitif psikoloji normal yaşamın daha anlaşılır olmasına odaklanır, iyi olma halini yükseğe taşımaya çalışır. Mutluluk, yaratıcılık, iyimserlik, iyi olma halini sürdürülebilir olmasını öğretir.  Puzzle’ın eksik parçasını doldurmaya amaçlıyor” dedi.

3 dakikalık olumsuz haberin etkisi 6-8 saat sürüyor

Günümüzde özellikle medyada yer alan olumsuz haberlerin kişilerin psikolojisini olumsuz etkilediğini belirten Dr. Bannink, “Sabahları sadece 3 dakika dinlenen olumsuz bir haberin etkisi 6-8 saat devam ediyor. Tam tersi 3 dakikalık komik bir haber kişiyi 6-8 saat boyunca olumlu etkiliyor. Dünyada son yıllarda pozitif habercilik kavramı geliştirildi. Sadece dünyadaki olumsuz haberler verilmiyor. Sorunlar da gösteriliyor ancak beraberinde çözüm önerileri de veriliyor” diye konuştu.

Prof. Dr. Sinan Canan’dan “Yaratıcı Beyin”

Kongrede Prof. Dr. Erol Göka “Hayatın Anlamı Var mı?”, Prof. Dr. Sinan Canan ise “Olağanüstü Zihin Halleri: Yaratıcı Beyin”, Doç. Dr. Ali Eryılmaz “Pozitif Psikolojinin Psikolojik Danışma ve Rehberlik Alanında Kullanılması” ve Fatmanur Erdoğan “Toplumsal Projeler İçin Yeni Bir Model: Yaşam Kalitesi” başlıklı sunumlar yapılacak.

Kongrede pozitif psikoloji ile ilgili konferanslar, panel, çalışma grupları, bildiri ve poster sunumları da gerçekleştirilecek.

Kongre 3 gün boyunca Üsküdar Üniversitesi Televizyonu tarafından da canlı olarak veriliyor.

ÜHA

  

Doç. Dr. Barış Bulunmaz, uluslararası medya kongresine katıldı.

$
0
0

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı, Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Barış Bulunmaz, Antalya’da düzenlenen uluslar arası medya kongresine katıldı. Doç. Dr. Bulunmaz, ülkemizde teknolojiyle beraber değişen medyayı 

Antalya’da 20-23 Nisan 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilen 2. International Congress on Media Studies 2016’ya Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı, Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Barış Bulunmaz da katıldı.

Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi, Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Berlin Beuth Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen kongrede oturum başkanlığı da yapan Doç. Dr. Bulunmaz, “Türkiye’de Medya Endüstrisi ve Ulusal Gazetelerin Basılı ve Elektronik Ortamdaki İçeriklerinin Haber Kavramı Üzerinden İncelenmesi” başlıklı sunum yaptı.

Doç. Dr. Bulunmaz, teknolojiyle beraber iletişim ve medya sektöründe önemli gelişmeler ve değişmeler yaşandığını belirterek “Gazetecilik ve haber kavramı da insanoğlunun bilgilenme, merak etme ve yeni bir şeyler öğrenme istediğinin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Kamuoyunu bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve bunun sonucunda da konuya dikkat çekerek bir algı oluşturma amacını taşıyan gazetecilik, haberin oluşturulması ve kamuoyuna aktarılması sürecindeki her aşamada hedef kitlesinin beklentilerini ve profilini dikkate alarak içeriğini oluşturmalıdır” dedi.

Yeni medya ve iletişim teknolojilerinin gelişmesi ile birlikte birçok farklı platformlardan ve son derece hızlı bir şekilde değişen bir içerikle okuyucuya/kullanıcıya ulaşan haberin, her geçen gün bu değişimini ve yeniliğini devam ettireceğini belirten Doç. Dr. Bulunmaz, “Gazetecilik sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin buna göre bir strateji oluşturmaları ve hem basılı gazetelerindeki hem de elektronik ortamdaki içeriklerini birbirlerini tamamlayacak şekilde kurgulamaları gerekmektedir” dedi.

ÜHA

 

Yrd. Doç. Dr. Zülfikar Özkan: "İletişim Sağlıktır."

$
0
0

Sağlık Yönetimi Zirvesi’nde konuşan Yrd. Doç. Dr. Zülfikar Özkan, “Sosyal olmak iletişim içinde olmaktır. Kaliteli sosyal ilişkiler sağlığı olumlu yönde etkilemekte, bağışıklık sistemini güçlendirmekte ve stresi önlemektedir” dedi.

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zülfikar Özkan, Gelişim Üniversitesi'nde düzenlenen Sağlık Yönetimi Zirvesi'nde “Sağlıkta İletişimim Önemi”  konusunu anlattı.

Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık tanımlamasına dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Özkan, “Sağlık; yalnızca hasta veya sakat olmamak değil, bedenen, ruhen ve sosyal yönlerden tam bir iyilik halidir. Sağlığın tanımında geçen “sosyal bakımdan iyilik durumu”, insanın karşısına çıkan sosyal sorunların altında kalmamasını, ezilmemesini ve bu sorunlarla baş edecek gücü kendinde görmesi anlamına gelir. Bu yönüyle sağlık meslek mensubu, hastalarının sorunlara direnç göstermelerine yardımcı olan kimsedir. Kişinin kendini toplum karşısında güçsüz görmesi ve giderek sorunlar karşısında baş etme becerisini yitirmesi sosyal bir hastalıktır. Aile, yakın çevre, kuşak çatışması, işyeri sorunları karşısında çözücü tavır alamayan ve çaresiz kalan kimse de sosyal bakımdan hastadır. Toplumla iletişimden kopmayan ve rahatlıkla iletişime girebilen kimse sosyal anlamda sağlıklıdır” diye konuştu.

İletişim Sağlıktır

Yrd. Doç. Dr. Özkan, iletişimin sağlıkla aynı anlama geldiğini belirterek “Sosyal olmak, bedensel, ruhsal ve sosyal anlamda sağlıklı olmak demektir. İletişim sağlıktır. Sosyal olmak iletişim içinde olmaktır. Kaliteli sosyal ilişkiler sağlığı olumlu yönde etkilemekte, bağışıklık sistemini güçlendirmekte ve stresi önlemektedir. Sağlıkta iletişimin önemine rağmen, hastalarla sağlık personeli arasındaki iletişim, çoğu zaman, etkisiz ve sağlıksızdır. Eski tip aile doktorlarının, şimdiki modern tıp uzmanlarından daha empatik ve daha sağlıklı iletişimleri vardı. Günümüzde hemşirelik ve doktorluk hastaya daha az, bilime daha çok dayalı hale geldi. Sağlık personeli tıbbi görüşmelerde, hastaları özellikle psiko-sosyal yönleriyle de tanımalıdır.  Hastayı sadece beden yapısıyla tanımak yetmez” dedi.

 

ÜHA 

Çocuklar Üsküdar Üniversitesi Çocuk Şenliğinde eğlendi…

$
0
0

Üsküdar Üniversitesi ‘Benimle Oynar Mısın’ ve ‘Haydi Gülümse Kulübü’ öğrencilerinin düzenlediği Çocuk Şenliği’nde çocuklar gönüllerince bir gün yaşadı. Masal anlatıcısı Ümit Özkan’ın masalları, müzik kulübünün danslarıyla eğlenen çocuklar, keçe, dokuma, bowling, uçurtma gibi çalışma atölyelerinde birçok şeyi deneyimleme imkânı buldu.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi bölümü öğrencilerinin organizasyonu, ‘Benimle Oynar Mısın’ ve ‘Haydi Gülümse’ Kulübü öğrencilerinin desteğiyle Çocuk Şenliği’nin ikincisi bu yıl düzenledi.

Çarşı Yerleşkesi bahçesinde tam gün düzenlenen etkinlikte misafir çocuklar gönüllerince bir gün yaşadı.

Öğretim üyesi Ümit Ertem’in koordinasyonunda hazırlanan tiyatro, müzik ve animasyon gösterileri ile minikler eğlenceli saatler yaşadı. 

Yazar, masal anlatıcısı Ümit Özkan’ın masal saati ile çocuklar Özkan’ın anlattığı masalları ilgiyle dinledi.

Müzik Kulübünün dans ve çocuklarla müzik performansları ise çocuklara eğlenceli dakikalar yaşattı.

Çocuklar için atölye çalışmaları da düzenlendi.

Keçe, dokunma, müzik ritm, kurabiye süsleme, parmak boyama, bowling, geleneksel oyun, survivor, yüz boyama, uçurtma ve doğru yol yanlış atölyeleri ile çocuklar birçok şeyi deneyimleme imkânı buldu.

Bahçede kurulan balon, hediye, pamuk şekeri, fotoğraf ve diş bakım stantlarıyla da çocuklar eğlendi.

 

 

 

ÜHA

Artçıl Darbelere Dikkat!

Üsküdar Üniversitesi Tanıtım Filmi


Hüdayi’nin Ziyafet Sofrası Üsküdar Üniversitesi’nde sahnelendi.

$
0
0

Osman Nuri Topbaş’ın “Hüdayi’nin Ziyafet Sofrası” isimli eserinden tiyatroya uyarlanan oyun, Tiyatro Külliyen tarafından Üsküdar Üniversitesi’nde sahnelendi. Öğrenci Konseyi’nin organize ettiği etkinlikte oyun hem eğlendirdi hem de düşündürdü.

Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda sahnelenen oyun soğuk bir kış gününde geçiyor. Üsküdar’da, yolu Hüdayi dergâhına düşen iki sarhoş; Ahmet Kemal ve Mehmet Kemal’i konu alıyor. Karınlarını doyurmak için geldikleri dergâhta manevi bir ziyafetle karşılaşan Kemaller, yeni bir hayatı tanımaya başlıyor. Ne var ki ön yargılar ve çekinceler, yılların verdiği alışkanlıklar ve bilgisizlik ile birleşince, yaşadıkları büyük değişim de komik olaylara sahne oluyor.

Osman Nuri Topbaş’ın “Hüdayi’nin Ziyafet Sofrası” isimli eserinden tiyatroya uyarlanan oyun, Tiyatro Külliyen sanatçılarının performansıyla birleşince tiyatro severler oldukça eğlenceli anlar yaşadı. Oyun eğlenceli olduğu kadar da düşündürücüydü. 

Yönetmenliğini Osman Doğan’ın yaptığı komedi 90 dakika sürdü.

Oyunu soluksuz seyreden katılımcılar oyun sonunda gösteriyi ayakta alkışladı.

Konsey Başkanı Ebubekir Çalı oyunun yönetmeni Osman Doğan’a Üsküdar Üniversitesi’nin simgesi olan “Hisseden Adam” heykelciliği takdim etti.

Tiyatro gösteresinden toplanan gelir Kütüphane Projesine ve Arakan Sağlık Taraması Projesine aktarıldı.

ÜHA

Prof. Dr. Haydar Sur: “Sağlıkta şiddeti iletişim bitirir!”

$
0
0

Sağlık hizmetlerinin en iyi şekilde verilmesinde ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesinde hasta – doktor ilişkilerinin önemine dikkat çeken uzmanlar,  “Bu iletişim doğru kurulursa şiddet de azalır. Hasta odaklı yaklaşım geliştirilirken; sağlık profesyonellerinin iş ortamında çok iyi korunuyor olması gerekir” hatırlatmasında bulunuyor.

Sağlık hizmetlerinin en verimli şekilde verilmesi, doktor-hasta ilişkilerinin doğru kurulmasını sağlamak amacıyla 28 Nisan Sağlıkçıya Şiddete Hayır Günü olarak anılıyor.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, sağlık hizmetlerinin en iyi şekilde verilmesinin temelinde ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesinde hasta ve doktor arasındaki doğru iletişimin önemli olduğunu söyledi.

Doktor da hasta da olgun olmalı

Prof. Dr. Sur, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Sağlık hizmeti demek, insanların en öznel durumlarına bile vakıf olmayı gerektiren ve onu fiziksel, ruhsal ve sosyal bir varlık olarak bütüncül algılama sayesinde örselemeden mesleğini icra edecek olgunluğa ulaşan profesyonellerin hizmeti demektir. Bu olgun, yumuşak ama kararlı ve disiplini bozmayan tutumu sağlık görevlisinin hizmeti alan ile düzeyli bir ilişki içinde hizmeti yürütmesi için elzemdir.

Ancak yine olmazsa olmaz bir unsur daha var: Hizmeti alanın da bu olgunluğu hak edecek ilişki düzeyini tutturabilmesidir. Hizmet alırken gereken insanlığı göstermek, sağlık görevlisinin de bir insan olduğunu unutmamakla başlar. Onun aynı anda birçok kişiye hizmet vermekte olduğunu, dönem dönem kontrol etmekle yükümlü olduğu envanterleri, bilgi sistemleri, raporlama yükümlülükleri, başka hastaları, aciliyet durumuna göre öncelik sıralaması vb. bulunduğunu kavrayabilmek kişilere bir hizmet kullanım kültürü sağlar.

Bu kültürden yoksun olanlar küçük veya büyük bir engel karşısında ya kaderci bir anlayışla küskünlük içinde beklemeye geçecek ya da sinirlenip tepki gösterecektir. Tepki gösterenlerin tepki biçimleri sitem etme, arkasından bedduada bulunma, küfretme düzeyinde sözel kalabilirken fiziksel şiddete başvurma düzeyine de geçebilmektedir.

Sağlık personeli güven içinde çalışmalı

Zaten evinde, komşusuyla ilişkisinde, eğlence veya iş ortamında arkadaşlarıyla ilişkisinde, trafikte, maçta, düğünde vb. ilk fırsatta şiddete başvuran bir toplumun hele sağlık hizmeti alma süreci gibi sıkıntılarla dolu macera içinde şiddete başvurması olasılığı artmaktadır. Bu nedenle sağlık profesyonellerinin iş ortamında çok iyi korunuyor olması gerekmektedir.

Sağlık profesyonellerine bir önerim şu olabilir: Bize okullarda hep normatif ihtiyacın belirlenmesi ve buna yönelik işlemlerin teknikleri öğretildi. Halbuki bu insanların kendilerinin hissettikleri ihtiyaç durumları vardır. Aslında bunu anlamaya yönelik de bir çaba sarf etmemizi hem hizmet alanlar hem de yöneticiler bizden beklemektedir. Bireylerin hissettikleri ihtiyaç ile bilimsel normlara göre bizim belirlediğimiz ihtiyaç, hem miktar açısından hem de öncelik sıralaması açısından genellikle birbirini tutmaz.

Hekimler korunaklı sistemlerle çalışır hale getirilmeli!

Bu durumda sağlık profesyonelini kendi ihtiyaçlarına saygı duymamakla suçlama eğilimi çok yaygın karşımıza çıkar. Şiddete başvurma bu noktada gerçekleşmektedir. 21. yüzyılın sağlık profesyoneli olmak, bütün bilimsel doğrularımızı gerçekleştirirken, hizmet alan ile kültürel köprü kurmak, onun birey olarak en az baskı altında olacağı bir zemini hastamıza sağlamak anlamına gelmektedir. Bunun adını hasta odaklı hizmet koydular.

21. yüzyılın sağlık hizmeti örgütlenişini kendisinden önceki on bin yılın sağlık hizmeti geleneğinden ayıran en önemli fark hizmetlerin on bin yıldır profesyonel odaklı örgütlenişinin tersine çevrilerek hasta odaklı hale getirilmesidir. Bunu iyi anlamak gerekiyor.

Yöneticilerin de çok iyi anlaması gereken şey, hasta odaklı hizmet verdiğinden emin olunan sağlık profesyonelini her türlü saldırı ve tacizden arınmış korunaklı sistemlerde çalışır hale getirmenin önemidir. Çünkü sağlık profesyonelini kenara koyarsanız ortada hizmet diye bir şey kalmaz.”

 

ÜHA

1. Avrasya Pozitif Psikoloji Kongresi Başladı…

$
0
0

Pozitif Psikoloji, Polyannacılık mı?

Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen 1. Avrasya Pozitif Psikoloji Kongresi’nin açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, pozitif psikolojinin Polyannacılık olmadığını belirterek “Eksiyi sıfıra getiren psikolojinin ihmal edilmiş bir ayağı var, kişiyi sıfırın üzerine çıkarmak. Pozitif psikoloji, kişinin ruh sağlığının bozulmaması için çalışan bir alan” dedi. Doğunun bilgeliği, Hz. Mevlana öğretilerinin Pozitif Psikoloji olarak bugün bize sunulduğunu vurgulayan Tarhan hasta olmakla değil, olmamakla ilgilenmek gerektiğinin altını çizdi. 

Normal yaşamı daha doyumlu hale getirmeyi amaçlayan pozitif psikoloji, Üsküdar Üniversitesi tarafından düzenlenen 1. Avrasya Pozitif Psikoloji Kongresi’nde her yönüyle tartışılıyor. Psikoloji Bölümü tarafından 28-29-30 Nisan 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilen kongreye katılan ulusal ve uluslararası düzeyde önemli isimler, pozitif psikolojiyi tüm yönleriyle ele alıyor.

Onursal başkanlığını Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın yaptığı kongrenin başkanlığını ise Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tayfun Doğan yürütüyor. Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda düzenlenen kongrenin teması “Daha İyi Bir Yaşam İçin Pozitif Psikoloji” olarak belirlendi.

Kongrenin açılış konuşmasını Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Bacanlı ve Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Nevzat Tarhan yaptı.

Pozitif Psikoloji akademik hayatla gündelik hayatı kaynaştırıyor

Prof. Dr. Hasan Bacanlı, pozitif psikolojinin çok önemli bir alan olduğunu söyledi. Psikolojiyle akademik olarak uğraşan kişilerin fildişi kulelerinden kolay kolay inemediklerini belirten Bacanlı, “Yaptığımız araştırmaların gündelik hayata ne kadar yansıdığı ile ilgili çok detaylı bilgi sahibi değiliz. Akademik hayatla gündelik hayatı birbirine kaynaştırmak yakın zamana kadar pek mümkün olmamıştı. Pozitif psikoloji bu aradaki mesafeyi kapatmak üzere önemli bir girişimdir. Böyle bir kongreye ev sahipliği yapmak çok önemli ve sevindirici” diye konuştu.

Pozitif Psikoloji Polyannacılık değildir

Prof. Dr. Nevzat Tarhan da pozitif psikolojiye önem verilmesinin aslında psikolojinin geleceğini yakalamak anlamına geldiğini belirterek “Psikoloji denildiği zaman hep patolojiyle uğraşan bir alan olarak görülüyor, insanda depresyon varsa normal hale getirmek, psikotik tablo varsa onu normal hale getirmek yani eksiyi sıfıra getirmek olarak anlaşılıyordu. Pozitif Psikoloji denildiğinde şuna rastlıyorum;  genellikle Polyannacılık gibi anlaşılıyor hâlbuki pozitif psikoloji Polyannacılık değil. Eksiyi sıfıra getiren psikolojinin ihmal edilmiş bir ayağı var, kişiyi sıfırın üzerine çıkarmak. Kişiyi güçlendirmek, bunun fiziksel tanımlamasını yapmak, metodolojisini yapmak olarak gecikmiş ihmal edilmiş ve hümanistik psikoloji bunu doldurmaya çalışmış.” Dedi.

Hasta olmakla değil olmamakla da ilgilenmek gerekiyor!

Psikiyatristlerin ve çocuk hekimlerinin diplomalarında ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı ve çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı yazar diyen Tarhan;

“Sadece bu iki branşta sağlıkla ilgilenmeyle ilgili bir standart getirilmiş, bu demektir ki kişinin hasta olmasıyla değil hasta olmamasıyla da ilgilenmek gerekiyor. Bu hekimlikte tedavi edici hekimlik ön plana çıkar, kişi hasta olduktan sonra tedavi etmek bunda başarı göstermek güzel bir şey ama bundan daha önemlisi önleyici hekimlik var. Bu kişinin hasta olmaması için çalışmak yani koruyucu hekimlik. Pozitif psikoloji de kişinin ruh sağlığının bozulmaması için çalışan bir alan bu. Bunun için mutluluk bilimi olarak da tanımlanıyor. Kişinin nasıl mutlu olmasını sağlayacağız, psikolojik sağlamlık olarak da tanımlanıyor” şeklinde konuştu.

Kişilik değiştirilerek mutlu olunmaz!

Duchenne gülümsemesine sahip olan kişilerin daha uzun yaşadıkları, daha sağlıklı oldukları ve mutlu evlilikleri olduğunu belirten Prof. Dr. Tarhan, “Olaylara daha pozitif bakabilen bu kişiler pozitif psikolojinin tanımlaması içerisindeki kişilerdir. Pozitif psikoloji kişinin depresyona girmemesi için neler yapılabilir üzerinde çalışır. Kişinin hasta olmaması için bilimsel standartlar geliştirmek için çalışır. Psikolojiyi duygu, düşünce ve davranış olarak tanımlarız. Pozitif psikolojide buna dördüncü D yani değerler eklendi. Burada kültürler önemli, yerel olmadan evrensel olamıyorsunuz. Bir insanın kişiliğini değiştirerek mutlu edemezsiniz. O kişinin kimliğini ve kişiliğini olduğu gibi kabul edeceksiniz. Ondan sonra onun nasıl mutlu olacağına bakacaksınız. ” dedi.

Doğunun bilgeliği, Hz. Mevlana öğretileri Pozitif Psikoloji olarak bize sunuluyor!

Seligman’ın pozitif psikolojiyi tanımladığı zaman otantik mutluluktan bahsettiğini belirten Prof. Dr. Tarhan, “Otantik mutluluktan kastettiği kişinin her şartta mutlu olması, bunu kişiye öğretmemiz gerekiyor. Dış nedene bağlı mutluluk mutluluk değildir, iç nedene bağlı olan mutluluktur” diye konuştu. Seligman’ın Doğunun bilgeliğini, Hz. Mevlana öğretilerini alıp bize pozitif psikoloji olarak sunduğunun altını çizen Tarhan ruh sağlığı profesyonellerinin pozitif psikolojiyi bilmeleri gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Tarhan, pozitif psikolojinin ruh sağlığını korumadaki önemine de dikkat çekti. Prof. Dr. Tarhan, pozitif psikolojinin bilimsel standartlarının belirlenmesi gerektiğini de kaydetti.

Açılış konuşmalarının ardından kongreye geçildi. Kongre Başkanı ve Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi, kongre başkanı Doç. Dr. Tayfun Doğan, “Daha İyi Bir Yaşam İçin Pozitif Psikoloji” başlıklı konuşma yaptı.

Pozitif psikolojinin amacının iyi yaşam, mutluluk, iyilik hali ve ruh sağlığının yerinde olması gibi kişinin gündelik hayatında daha verimli ve üretken olmasını sağlamayı hedeflediğini belirten Doğan, “Pozitif psikoloji dünyada da yeni yeni çalışmaların yapıldığı bir alan. Kadim kültürlerin bu alana katkısı çok. Bu katkıya Türk İslam kültürünün de önemli katkıları olacağına inanıyoruz” dedi.

Mutlulukta ülke olarak 78. Sıradayız!

Türkiye’de çok yeni bir alan olan pozitif psikolojinin insanların mutluluğu aramalarına yardımcı olduğunu belirten Doç. Dr. Tayfun Doğan, Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyadaki mutluluk düzeyi oranının 5,4/10 ölçeğinde tespit edildiğini kaydetti. Dünyada 158 ülkede yapılan araştırma sonuçlarına göre Türkiye’nin 78’inci sırada olduğunu belirten Doç. Dr. Doğan, Türkiye ortalamasının da 5,3 olduğunu söyledi.

Doç. Dr. Doğan, Üsküdar Üniversitesi çatısı altında Pozitif Psikoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin kurulacağını da belirterek bu alanda önemli çalışmaları yapılacağını kaydetti.

Dr. Jarden: Dünyanın pek çok sorununu gelecekte pozitif psikoloji çözecek!

Yeni Zelanda Pozitif Psikoloji Birliği Başkanı,  Auckland Teknoloji Üniversitesi’nden Dr. Aaron Jarden ise ”Pozitif Psikolojinin Tarihi/Geleceği” başlıklı sunumunu yaptı. Günümüzde çocuk ve ergen psikolojisinden aileye ve çevreye kadar pek çok alanda çözüm üretmeye yardımcı olan pozitif psikolojinin gelecekte dünyanın pek çok sorununu çözmede yardımcı olacağını söyledi.

Psikolojik Sağlamlık: Kendini Toparlama Gücü

Kongre kapsamında paneller de yapıldı. Gazi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Şerife Işık’ın oturum başkanı olduğu “Psikolojik Sağlamlık: Kendini Toparlama Gücü” başlıklı panelde Doç. Dr. Işık, “Akademik Kendini Toparlama Gücü”,  Bahçeşehir Üniversitesi’nden Doç. Dr. Özlem Karaırmak, “Travmatik olay karşısında sihirli toparlanma gücü: Psikolojik sağlamlık”, Adnan Menderes Üniversitesi’nden Yrd. Doç.Dr. Didem Aydoğan, “Çiftlerde ve ailelerde ilişkisel yılmazlık”, Bahçeşehir Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Berna Güloğlu ise “Psikolojik Sağlamlık ve Dişlileri” başlıklı konuşma yaptı.

Duygusal Zekâ Gelişimini Destekleyici Pozitif Psikoloji Uygulamaları

Kongre kapsamında gerçekleştirilen panellerden birinde de çocuk ve ergenlerde duygusal zekâ gelişimini destekleyici pozitif psikoloji ele alındı. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi’nden psikiyatrist Yrd. Doç. Dr. Nüket İşiten, uzman klinik psikolog Hande Sinirlioğlu Ertaş ve uzman klinik psikolog Nazende Ceren Öksüz çocuk ve gençlerde duygusal zekâ gelişimi ile ilgili önemli paylaşımlarda bulundu.

Kongre kapsamında “başarı”, “psikolojik sağlamlık”, “positive interventions”, “yaşamın anlamı”, “prososyal davranışlar”, “öznel iyi oluş”, “psikolojik iyi oluş”, “minnettarlık”, “psikolojik sermaye”, “empati”, “mutluluk”, “ergenlik ve pozitif psikoloji”, “iyimserlik”, “umut” başlıkları altında paneller gerçekleştirildi.

Ege Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Oytun Erbaş da “Mutluluğun Nörobiyolojisi” başlıklı bir konferans verdi.

Prof. Dr. Sinan Canan’dan “Yaratıcı Beyin”

Üç gün sürecek kongrede Prof. Dr. Erol Göka “Hayatın Anlamı Var mı?”, Prof. Dr. Sinan Canan ise “Olağanüstü Zihin Halleri: Yaratıcı Beyin”, Dr. Itai Ivtzan “İkinci Dalga Pozitif Psikoloji: Hayatın Karanlık Yönlerini de Kucaklamak”, Dr. Fredrike Bannink “Pozitif Bilişsel Davranışçı Terapi”, Doç. Dr. Ali Eryılmaz “Pozitif Psikolojinin Psikolojik Danışma ve Rehberlik Alanında Kullanılması” ve Fatmanur Erdoğan “Toplumsal Projeler İçin Yeni Bir Model: Yaşam Kalitesi” başlıklı sunumlar yapılacak.

Kongrede pozitif psikoloji ile ilgili konferanslar, panel, çalışma grupları, bildiri ve poster sunumları da gerçekleştirilecek.

Kongre 3 gün boyunca Üsküdar Üniversitesi Televizyonu tarafından da canlı olarak verilecek.

 

ÜHA

Türkiye’nin tek Türkçe Hilye-i Şerif çalışmaları Üsküdar’da sergilendi

$
0
0

İstanbul Sancaktepe Belediyesi Genç Gelecek ekibi tarafından hazırlanan ebru, hat, tezkip, kaligrafi alanındaki çalışmalar Üsküdar Üniversitesi’nde sergilendi. Eserler arasında Türkiye’te tek olan 2 adet de Türkçe Hilye-i Şerif çalışması yer aldı.

Davranış Bilimleri ve Sağlık alanında Türkiye’nin ilk tematik üniversitesi olan Üsküdar Üniversitesi, sanatsal çalışmaları da öğrencileriyle buluşturuyor.

Bu kapsamda İstanbul Sancaktepe Belediyesi Genç Gelecek ekibi tarafından hazırlanan 15 adet ebru, hat, tezkip, kaligrafi alanındaki çalışma, Üsküdar Üniversitesi’nde görücüye çıktı.

Her birinde 10 kişinin emeği bulunan çalışmalar arasında Türkiye’de tek olan 2 adet de Türkçe Hilye-i Şerif çalışması yer aldı.

ÜHA

Negatif duygular aslında pozitif duygulara bir basamak!

$
0
0

Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen 1. Avrasya Pozitif Psikoloji Kongresi’nin ikinci gününde sunum yapan Dr. Itai Ivtzan, hayatta karşımıza çıkan olumsuz duygularla baş etmede pozitif psikolojinin önemli bir etkisi olduğunu söyledi. Negatif duyguların insanı pozitif duygulara götürebileceğini vurgulayan Ivtzan, “İyi oluş için negatif yönleri de kucaklamak önemli” diyerek “Karanlık yönler, sıkıntı oluşturan duygu ve deneyimlerin üzerine gitmek potansiyel iyileşmeyi getirecektir.  Negatif duyguyla mücadele etmek yerine onu görmek, kabul etmek ve içselleştirmek onu yönetmeyi de beraberinde getiriyor. Uyum sağlayarak ondan bir şey öğrenmek ve sonrasında da onu yönetebilmek mümkün” şeklinde konuştu.

Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü tarafından gerçekleştirilen 1. Avrasya Pozitif Kongresi, devam ediyor. Kongreye katılan ulusal ve uluslar arası düzeyde uzmanın katıldığı kongrede, normal yaşamı daha doyumlu hale getirmeyi amaçlayan pozitif psikolojiyi her yönüyle ele alınıyor.

Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda düzenlenen kongrenin ikinci gününde University of East London Uygulamalı Pozitif Psikoloji Master Programı Yöneticisi Dr. Itai Ivtzan, “İkinci Dalga Pozitf Psikoloji: Hayatın Karanlık Yönlerini de Kucakmamak” başlıklı bir sunum yaptı.

Dr. Ivtzan, üzüntü, ölüm, ağır travmatik durumlar gibi hayatta karşımıza çıkan olumsuz duygularla baş etmede pozitif psikoloji uygulamalarının olumlu sonuçlar verdiğine dikkat çekti. Kendi hayatından ve yakın çevresinden örnekler veren Dr. Ivtzan, büyükannesi Jorjet Ivtzan’ın 18 yaşında Macaristan’da Nazi kamplarında kaldığını, annesini, babasını ve yakın çevresini burada kaybettiğini, duygusal ve fiziksel şiddete uğradığını anlatarak çok ağır travmalar geçirmesine rağmen insanlara karşı  her zaman olumlu, iyimser, yardım sever ve pozitif biri olduğunu söyledi. Dr. Ivtzan, büyük annesinin pozitif psikolojide rol model olarak kabul edilebilecek bir kişi olduğunu ifade etti.

Negatif duygulardan pozitif sonuçlar çıkarılabilir

Pozitif psikolojinin hayatın olumsuz ve karanlık yönlerini kucakladığına dikkat çeken Dr.Ivtzan, pozitif psikolojinin ikinci dalgasında ortaya çıkan görüşle üzüntü, ölüm, hayatın anlamını sorgulama gibi duyguların hayatın doğal bir parçası olarak kabul edildiğini söyledi. 

Negatif duygularla mücadelede farkındalığın önemli olduğunu belirterek Dr. Ivtzan,  “İyi oluş için negatif yönleri de kucaklamak önemli. Karanlık yönler, sıkıntı oluşturan duygu ve deneyimlerin üzerine gitmek potansiyel iyileşmeyi getirecektir.  Duygusal kabul psikolojik olarak daha sağlıklı bir yaklaşım getirmektedir. Negatif duyguyla mücadele etmek yerine onu görmek, kabul etmek ve içselleştirmek onu yönetmeyi de beraberinde getiriyor. Uyum sağlayarak ondan bir şey öğrenmek ve sonrasında da onu yönetebilmek mümkün. Deneyim yaşayabileceğin bir alan yaratabilirsen onu tanırsın ve tanıdıkça ondan korkmazsın. Negatif duygular böylece yönetilebilir” dedi. 

Pozitif psikoloji yaşamı daha anlaşılır hale getirmeyi amaçlıyor

Kongreye Hollanda’dan katılan  klinik psikolog Dr. Fredrike Bannink de “Pozitif Bilişsel Davranışçı Terapi” başlıklı sunumunda pozitif psikolojinin amacının psikoterapide ekside olan bireyi pozitif değerlere taşımak olduğunu belirterek “Eksi değerlerden artı değerlere gitmeyi öğretmeyi amaçlıyor. Pozitif psikoloji normal yaşamın daha anlaşılır olmasına odaklanır, iyi olma halini yükseğe taşımaya çalışır. Mutluluk, yaratıcılık, iyimserlik, iyi olma halini sürdürülebilir olmasını öğretir.  Puzzle’ın eksik parçasını doldurmaya amaçlıyor” dedi.

3 dakikalık olumsuz haberin etkisi 6-8 saat sürüyor

Günümüzde özellikle medyada yer alan olumsuz haberlerin kişilerin psikolojisini olumsuz etkilediğini belirten Dr. Bannink, “Sabahları sadece 3 dakika dinlenen olumsuz bir haberin etkisi 6-8 saat devam ediyor. Tam tersi 3 dakikalık komik bir haber kişiyi 6-8 saat boyunca olumlu etkiliyor. Dünyada son yıllarda pozitif habercilik kavramı geliştirildi. Sadece dünyadaki olumsuz haberler verilmiyor. Sorunlar da gösteriliyor ancak beraberinde çözüm önerileri de veriliyor” diye konuştu.

Prof. Dr. Sinan Canan’dan “Yaratıcı Beyin”

Kongrede Prof. Dr. Erol Göka “Hayatın Anlamı Var mı?”, Prof. Dr. Sinan Canan ise “Olağanüstü Zihin Halleri: Yaratıcı Beyin”, Doç. Dr. Ali Eryılmaz “Pozitif Psikolojinin Psikolojik Danışma ve Rehberlik Alanında Kullanılması” ve Fatmanur Erdoğan “Toplumsal Projeler İçin Yeni Bir Model: Yaşam Kalitesi” başlıklı sunumlar yapılacak.

Kongrede pozitif psikoloji ile ilgili konferanslar, panel, çalışma grupları, bildiri ve poster sunumları da gerçekleştirilecek.

Kongre 3 gün boyunca Üsküdar Üniversitesi Televizyonu tarafından da canlı olarak veriliyor.

ÜHA

  

Doç. Dr. Barış Bulunmaz, uluslararası medya kongresine katıldı.

$
0
0

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı, Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Barış Bulunmaz, Antalya’da düzenlenen uluslar arası medya kongresine katıldı. Doç. Dr. Bulunmaz, ülkemizde teknolojiyle beraber değişen medyayı 

Antalya’da 20-23 Nisan 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilen 2. International Congress on Media Studies 2016’ya Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı, Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Barış Bulunmaz da katıldı.

Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi, Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Berlin Beuth Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen kongrede oturum başkanlığı da yapan Doç. Dr. Bulunmaz, “Türkiye’de Medya Endüstrisi ve Ulusal Gazetelerin Basılı ve Elektronik Ortamdaki İçeriklerinin Haber Kavramı Üzerinden İncelenmesi” başlıklı sunum yaptı.

Doç. Dr. Bulunmaz, teknolojiyle beraber iletişim ve medya sektöründe önemli gelişmeler ve değişmeler yaşandığını belirterek “Gazetecilik ve haber kavramı da insanoğlunun bilgilenme, merak etme ve yeni bir şeyler öğrenme istediğinin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Kamuoyunu bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve bunun sonucunda da konuya dikkat çekerek bir algı oluşturma amacını taşıyan gazetecilik, haberin oluşturulması ve kamuoyuna aktarılması sürecindeki her aşamada hedef kitlesinin beklentilerini ve profilini dikkate alarak içeriğini oluşturmalıdır” dedi.

Yeni medya ve iletişim teknolojilerinin gelişmesi ile birlikte birçok farklı platformlardan ve son derece hızlı bir şekilde değişen bir içerikle okuyucuya/kullanıcıya ulaşan haberin, her geçen gün bu değişimini ve yeniliğini devam ettireceğini belirten Doç. Dr. Bulunmaz, “Gazetecilik sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin buna göre bir strateji oluşturmaları ve hem basılı gazetelerindeki hem de elektronik ortamdaki içeriklerini birbirlerini tamamlayacak şekilde kurgulamaları gerekmektedir” dedi.

ÜHA

 

Yrd. Doç. Dr. Zülfikar Özkan: "İletişim Sağlıktır."

$
0
0

Sağlık Yönetimi Zirvesi’nde konuşan Yrd. Doç. Dr. Zülfikar Özkan, “Sosyal olmak iletişim içinde olmaktır. Kaliteli sosyal ilişkiler sağlığı olumlu yönde etkilemekte, bağışıklık sistemini güçlendirmekte ve stresi önlemektedir” dedi.

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zülfikar Özkan, Gelişim Üniversitesi'nde düzenlenen Sağlık Yönetimi Zirvesi'nde “Sağlıkta İletişimim Önemi”  konusunu anlattı.

Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık tanımlamasına dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Özkan, “Sağlık; yalnızca hasta veya sakat olmamak değil, bedenen, ruhen ve sosyal yönlerden tam bir iyilik halidir. Sağlığın tanımında geçen “sosyal bakımdan iyilik durumu”, insanın karşısına çıkan sosyal sorunların altında kalmamasını, ezilmemesini ve bu sorunlarla baş edecek gücü kendinde görmesi anlamına gelir. Bu yönüyle sağlık meslek mensubu, hastalarının sorunlara direnç göstermelerine yardımcı olan kimsedir. Kişinin kendini toplum karşısında güçsüz görmesi ve giderek sorunlar karşısında baş etme becerisini yitirmesi sosyal bir hastalıktır. Aile, yakın çevre, kuşak çatışması, işyeri sorunları karşısında çözücü tavır alamayan ve çaresiz kalan kimse de sosyal bakımdan hastadır. Toplumla iletişimden kopmayan ve rahatlıkla iletişime girebilen kimse sosyal anlamda sağlıklıdır” diye konuştu.

İletişim Sağlıktır

Yrd. Doç. Dr. Özkan, iletişimin sağlıkla aynı anlama geldiğini belirterek “Sosyal olmak, bedensel, ruhsal ve sosyal anlamda sağlıklı olmak demektir. İletişim sağlıktır. Sosyal olmak iletişim içinde olmaktır. Kaliteli sosyal ilişkiler sağlığı olumlu yönde etkilemekte, bağışıklık sistemini güçlendirmekte ve stresi önlemektedir. Sağlıkta iletişimin önemine rağmen, hastalarla sağlık personeli arasındaki iletişim, çoğu zaman, etkisiz ve sağlıksızdır. Eski tip aile doktorlarının, şimdiki modern tıp uzmanlarından daha empatik ve daha sağlıklı iletişimleri vardı. Günümüzde hemşirelik ve doktorluk hastaya daha az, bilime daha çok dayalı hale geldi. Sağlık personeli tıbbi görüşmelerde, hastaları özellikle psiko-sosyal yönleriyle de tanımalıdır.  Hastayı sadece beden yapısıyla tanımak yetmez” dedi.

 

ÜHA 


Çocuklar Üsküdar Üniversitesi Çocuk Şenliğinde eğlendi…

$
0
0

Üsküdar Üniversitesi ‘Benimle Oynar Mısın’ ve ‘Haydi Gülümse Kulübü’ öğrencilerinin düzenlediği Çocuk Şenliği’nde çocuklar gönüllerince bir gün yaşadı. Masal anlatıcısı Ümit Özkan’ın masalları, müzik kulübünün danslarıyla eğlenen çocuklar, keçe, dokuma, bowling, uçurtma gibi çalışma atölyelerinde birçok şeyi deneyimleme imkânı buldu.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi bölümü öğrencilerinin organizasyonu, ‘Benimle Oynar Mısın’ ve ‘Haydi Gülümse’ Kulübü öğrencilerinin desteğiyle Çocuk Şenliği’nin ikincisi bu yıl düzenledi.

Çarşı Yerleşkesi bahçesinde tam gün düzenlenen etkinlikte misafir çocuklar gönüllerince bir gün yaşadı.

Öğretim üyesi Ümit Ertem’in koordinasyonunda hazırlanan tiyatro, müzik ve animasyon gösterileri ile minikler eğlenceli saatler yaşadı. 

Yazar, masal anlatıcısı Ümit Özkan’ın masal saati ile çocuklar Özkan’ın anlattığı masalları ilgiyle dinledi.

Müzik Kulübünün dans ve çocuklarla müzik performansları ise çocuklara eğlenceli dakikalar yaşattı.

Çocuklar için atölye çalışmaları da düzenlendi.

Keçe, dokunma, müzik ritm, kurabiye süsleme, parmak boyama, bowling, geleneksel oyun, survivor, yüz boyama, uçurtma ve doğru yol yanlış atölyeleri ile çocuklar birçok şeyi deneyimleme imkânı buldu.

Bahçede kurulan balon, hediye, pamuk şekeri, fotoğraf ve diş bakım stantlarıyla da çocuklar eğlendi.

 

 

 

ÜHA

Artçıl Darbelere Dikkat!

Üsküdar Üniversitesi Tanıtım Filmi

Hüdayi’nin Ziyafet Sofrası Üsküdar Üniversitesi’nde sahnelendi.

$
0
0

Osman Nuri Topbaş’ın “Hüdayi’nin Ziyafet Sofrası” isimli eserinden tiyatroya uyarlanan oyun, Tiyatro Külliyen tarafından Üsküdar Üniversitesi’nde sahnelendi. Öğrenci Konseyi’nin organize ettiği etkinlikte oyun hem eğlendirdi hem de düşündürdü.

Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda sahnelenen oyun soğuk bir kış gününde geçiyor. Üsküdar’da, yolu Hüdayi dergâhına düşen iki sarhoş; Ahmet Kemal ve Mehmet Kemal’i konu alıyor. Karınlarını doyurmak için geldikleri dergâhta manevi bir ziyafetle karşılaşan Kemaller, yeni bir hayatı tanımaya başlıyor. Ne var ki ön yargılar ve çekinceler, yılların verdiği alışkanlıklar ve bilgisizlik ile birleşince, yaşadıkları büyük değişim de komik olaylara sahne oluyor.

Osman Nuri Topbaş’ın “Hüdayi’nin Ziyafet Sofrası” isimli eserinden tiyatroya uyarlanan oyun, Tiyatro Külliyen sanatçılarının performansıyla birleşince tiyatro severler oldukça eğlenceli anlar yaşadı. Oyun eğlenceli olduğu kadar da düşündürücüydü. 

Yönetmenliğini Osman Doğan’ın yaptığı komedi 90 dakika sürdü.

Oyunu soluksuz seyreden katılımcılar oyun sonunda gösteriyi ayakta alkışladı.

Konsey Başkanı Ebubekir Çalı oyunun yönetmeni Osman Doğan’a Üsküdar Üniversitesi’nin simgesi olan “Hisseden Adam” heykelciliği takdim etti.

Tiyatro gösteresinden toplanan gelir Kütüphane Projesine ve Arakan Sağlık Taraması Projesine aktarıldı.

ÜHA

Prof. Dr. Haydar Sur: “Sağlıkta şiddeti iletişim bitirir!”

$
0
0

Sağlık hizmetlerinin en iyi şekilde verilmesinde ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesinde hasta – doktor ilişkilerinin önemine dikkat çeken uzmanlar,  “Bu iletişim doğru kurulursa şiddet de azalır. Hasta odaklı yaklaşım geliştirilirken; sağlık profesyonellerinin iş ortamında çok iyi korunuyor olması gerekir” hatırlatmasında bulunuyor.

Sağlık hizmetlerinin en verimli şekilde verilmesi, doktor-hasta ilişkilerinin doğru kurulmasını sağlamak amacıyla 28 Nisan Sağlıkçıya Şiddete Hayır Günü olarak anılıyor.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, sağlık hizmetlerinin en iyi şekilde verilmesinin temelinde ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesinde hasta ve doktor arasındaki doğru iletişimin önemli olduğunu söyledi.

Doktor da hasta da olgun olmalı

Prof. Dr. Sur, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Sağlık hizmeti demek, insanların en öznel durumlarına bile vakıf olmayı gerektiren ve onu fiziksel, ruhsal ve sosyal bir varlık olarak bütüncül algılama sayesinde örselemeden mesleğini icra edecek olgunluğa ulaşan profesyonellerin hizmeti demektir. Bu olgun, yumuşak ama kararlı ve disiplini bozmayan tutumu sağlık görevlisinin hizmeti alan ile düzeyli bir ilişki içinde hizmeti yürütmesi için elzemdir.

Ancak yine olmazsa olmaz bir unsur daha var: Hizmeti alanın da bu olgunluğu hak edecek ilişki düzeyini tutturabilmesidir. Hizmet alırken gereken insanlığı göstermek, sağlık görevlisinin de bir insan olduğunu unutmamakla başlar. Onun aynı anda birçok kişiye hizmet vermekte olduğunu, dönem dönem kontrol etmekle yükümlü olduğu envanterleri, bilgi sistemleri, raporlama yükümlülükleri, başka hastaları, aciliyet durumuna göre öncelik sıralaması vb. bulunduğunu kavrayabilmek kişilere bir hizmet kullanım kültürü sağlar.

Bu kültürden yoksun olanlar küçük veya büyük bir engel karşısında ya kaderci bir anlayışla küskünlük içinde beklemeye geçecek ya da sinirlenip tepki gösterecektir. Tepki gösterenlerin tepki biçimleri sitem etme, arkasından bedduada bulunma, küfretme düzeyinde sözel kalabilirken fiziksel şiddete başvurma düzeyine de geçebilmektedir.

Sağlık personeli güven içinde çalışmalı

Zaten evinde, komşusuyla ilişkisinde, eğlence veya iş ortamında arkadaşlarıyla ilişkisinde, trafikte, maçta, düğünde vb. ilk fırsatta şiddete başvuran bir toplumun hele sağlık hizmeti alma süreci gibi sıkıntılarla dolu macera içinde şiddete başvurması olasılığı artmaktadır. Bu nedenle sağlık profesyonellerinin iş ortamında çok iyi korunuyor olması gerekmektedir.

Sağlık profesyonellerine bir önerim şu olabilir: Bize okullarda hep normatif ihtiyacın belirlenmesi ve buna yönelik işlemlerin teknikleri öğretildi. Halbuki bu insanların kendilerinin hissettikleri ihtiyaç durumları vardır. Aslında bunu anlamaya yönelik de bir çaba sarf etmemizi hem hizmet alanlar hem de yöneticiler bizden beklemektedir. Bireylerin hissettikleri ihtiyaç ile bilimsel normlara göre bizim belirlediğimiz ihtiyaç, hem miktar açısından hem de öncelik sıralaması açısından genellikle birbirini tutmaz.

Hekimler korunaklı sistemlerle çalışır hale getirilmeli!

Bu durumda sağlık profesyonelini kendi ihtiyaçlarına saygı duymamakla suçlama eğilimi çok yaygın karşımıza çıkar. Şiddete başvurma bu noktada gerçekleşmektedir. 21. yüzyılın sağlık profesyoneli olmak, bütün bilimsel doğrularımızı gerçekleştirirken, hizmet alan ile kültürel köprü kurmak, onun birey olarak en az baskı altında olacağı bir zemini hastamıza sağlamak anlamına gelmektedir. Bunun adını hasta odaklı hizmet koydular.

21. yüzyılın sağlık hizmeti örgütlenişini kendisinden önceki on bin yılın sağlık hizmeti geleneğinden ayıran en önemli fark hizmetlerin on bin yıldır profesyonel odaklı örgütlenişinin tersine çevrilerek hasta odaklı hale getirilmesidir. Bunu iyi anlamak gerekiyor.

Yöneticilerin de çok iyi anlaması gereken şey, hasta odaklı hizmet verdiğinden emin olunan sağlık profesyonelini her türlü saldırı ve tacizden arınmış korunaklı sistemlerde çalışır hale getirmenin önemidir. Çünkü sağlık profesyonelini kenara koyarsanız ortada hizmet diye bir şey kalmaz.”

 

ÜHA

Viewing all 782 articles
Browse latest View live